O AN: UNBREAKABLE/ Ölümsüz- Final Sahnesi (M. Night Shyamalan, 2000)

(UYARI: Yazının devamı filmin sonuna ilişkin ciddi bir spoiler -ipucu diyelim- içermektedir. Eğer filmi seyretmediyseniz okumanız kesinlikle önerilmez, önce seyredin sonra gelin okuyun diyeceğim ama o zaman da birşey ifade etmeyebilir zaten gördüğünüz için  finali. 'O zaman sen niye burada bundan bahsediyorsun' derseniz de, 'Ama çok fena be kardeşim, değinmeden olmaz' cevabını alırsınız. Ayrıca benim de olaya ufak bir açıklamam var finale ek olarak. Neyse karar sizin, bunca laftan sonra hala okumak istiyorsanız devam o halde!)

Hepimiz artık Shyamalan filmlerinin bir twist -filmin sonunda açıklanan ve genelde insanı ters köşe yapan gizem- üzerine kurulduğunu ve finalde bizi bir sürprizin beklediğini biliyoruz. Genelde de, öyle olmasa bile (Happening'i hatırlayın) hepimiz artık yönetmen ve senarist olarak Shyamalan adını gördüğümüz her filmde böyle bir twist veya aydınlanma bekliyoruz, bizim için en büyük sürpriz ise herhangi bir filminde böyle bir aydınlanma görmemek oluyor. Yine de 'Happening'den önceki bütün filmlerinde böyle bir sürpriz son olduğunu biliyoruz. Ancak bu sonların hiçbiri (Sixth Sense/ Altıncı His de dahil olmak üzere buna), Unbreakable/ Ölümsüz'deki gibi bir ana indirgenmemiştir. Filmin finalindeki tek bir kareyle birlikte (ki bu da bir an oluyor), hiç beklemediğiniz bir anda karşınıza finalin sürprizi konuverir. Siz daha 'Ne oluyor?' diyemeden tekrar 'o an'a dönersiniz: David Dunn ve Elijah Price'ın ilk defa tokalaştıkları (ya da birbirlerine temas ettikleri) ana. İyi ile kötünün, tanrısal ile şeytani olanın ayrımının yapıldığı ve hem David'in hem de Elijah'ın kendi anlamlarını bulduğu bu an, açık bir şekilde Michelangelo'nun Sistine Şapeli'nin tavanına 1511 civarında yapmış olduğu Ademin Yaratılışı'nı tasvir eden freskine bir göndermedir. Tanrı'nın Adem'e dokunarak (Tanrı'nın parmağı Adem'in parmağına değmek üzeredir) ona can verdiği ya da hayat üflediği o an, filmde tokalaşma sahnesiyle canlandırılmıştır. Elijah insanı yani aciz olanı, kötülüğe yatkın olanı sembolize ederken; David (kendi ölümsüzlüğü ve mükemmelliği ile) tanrısal olanı sembolize etmektedir. Konumları bile freskteki Adem-Tanrı konumlandırmasıyla aynıdır: Solda Adem/ Elijah, sağda ise Tanrı/ David bulunmakta, ayakta olan David'in eli biraz daha yukarıdan uzanmaktadır. Diğer taraftan her iki kahramanın isimlerinin birer peygamber adı olması da (Elijah/ İlyas; David/ Davut) sahnenin kutsallığını bir nebze daha arttırmaktadır. 

"Elijah - Bu sabah uyandığında hala üzgün müydün? Şu hüzün!
David - Hayır!
Elijah - Artık el sıkışabiliriz."
"Elijah - En korkunç olanı ne biliyor musun? Bu dünyadaki yerini bilmemek. Neden geldiğini bilmemek. Bu, bu çok korkunç bir duygu.
David - Ne yaptın sen?
Elijah - Umudumu kaybetmiştim. Kendimi o kadar sık sorguladım ki bilemezsin.
David - Bir sürü insanı öldürdün!
Elijah - Ama seni buldum. Bu yüzden çok fedakarlık ettim. Sadece seni bulmak için.
David - Aman Tanrım!
Elijah - Artık kim olduğunu biliyoruz. Ben de kim olduğumu biliyorum. Ben bir hata değilim. Herşeyin anlamı var. Hikayelerde kötünün nasıl olacağını bir bakışta anlarsın, değil mi? İyinin tam zıttı biridir. Çoğunlukla senin ve benim gibi iki arkadaştır. Çok önceden bilmeliydim. Neden, biliyor musun David? Çocuklar yüzünden!
Bana 'Bay Cam' derlerdi." 

Yorumlar

Popüler Yayınlar