THE EAST/ Gizli Oyun, Zal Batmanglij, 2013, ABD, İngiltere, Suç, Dram, Macera

"Söz konusu olan sizin eviniz, sizin hayatınız değilse içiniz rahattır. Uyuduğunuz yer. Çocuklarınız, eşiniz. Ama suç sizdeyken geceleri uyumak bu kadar rahat olmamalı. Özellikle de biz yaşadığınız yeri biliyorsak. Ne kadar zengin olduğun bizim umurumuzda değil. Bizler tüm suçluların yarattıkları dehşetle yüzleşmelerini istiyoruz. Çünkü işledikleri cinayetlerden kurtulmak o kadar kolay olmamalı.
Bize yalan söylerseniz, biz de size söyleriz.
Bizi gözetlerseniz, biz de sizi gözetleriz.
Yaşam alanlarımızı zehirlerseniz biz de sizinkini zehirleriz.
Biz Doğu'yuz…"

Eylemlerinde "göze göz, dişe diş" düsturunu benimseyen eko-anarşist bir grup olan East/Doğu'nun hikayesini anlatıyor "The East/ Gizli Oyun". Özel bir istihbarat şirketinde çalışan eski FBI ajanı Sarah Moss VIP müşterilerin korumasıyken, onun gizli görevlerdeki başarısını fark eden patronu tarafından varlığı sadece bir var/sayım olan East/Doğu isimli eko-anarşist grubu araştırması ve içine sızması için görevlendirilir. Bir müddet sokaklarda yaşayıp, kimsesizlerle ve sokak insanlarıyla vakit geçiren Sarah artık Doğu'nun bir şehir efsanesi olduğuna karar verecekken şans eseri örgütün elemanlarından biriyle tanışır, daha doğrusu bir polis kovalamacası sırasında yaralanan Sarah takıldığı sokak insanlarından birinin Doğu üyesi olduğunu öğrenir. Tedavi için Doğu'nun hücre evine götürülen Sarah burada da hem bu eko-anarşist örgüt, hem de onun tüm üyeleriyle tanışma fırsatı bulur. Ormanlık bir arazide, gözlerden uzak bir evde ilkel-komünal yaşam süren Doğu üyeleri, çöplerden veya doğadan topladıklarıyla beslenmekte, hiçbir şeye para ödememekte, banyolarını bile nehirde toplu halde ve toplu halde yaptıkları diğer her şey gibi bir tören havasında yapmaktadırlar. Teknolojiyi de daha çok kendi hedeflerine ulaşmakta bir araç olarak kullanmaktadırlar. Örgüt çevreye ve insanın varlığına zarar veren herkese ve herşeye karşı bir dizi eylem hazırlığı içindedir. Sarah bir yandan planları çok gizli tutulan bu eylemlerin içeriğini öğrenmeye çalışırken bir yandan da yaptığı işe ters düşerek, hem örgütün lideri konumundaki Benji ile duygusal bir yakınlaşma yaşayacak hem de içinde yaşadığı ve kendisinin de hizmet ettiği kapitalist düzenin doğa ve insanı ne hale getirdiğini/ nasıl sömürdüğünü keşfedecektir.
Hayata, sisteme bakışınızı değiştirecek türde yer yer belgeselvari bir anlatıma sahip olan film, özellikle ilaç şirketlerinin, endüstriyel fabrikaların vs.'nin hükümetlerle içine girdikleri ortaklıklarla hayatımıza nasıl müdahale ettiklerini vurguluyor. Bu noktada Doğu'nun onlarla mücadele için seçtiği yöntem de oldukça ilginç ve başta dediğimiz gibi "göze göz, dişe diş"... Eylemler başladığında Sarah'ın da gördüğü gibi, örgüt bir ilaç firmasına sattığı ilaçların yan etkilerinden dolayı eylem düzenlerken, şirketin bütün üst düzey yöneticilerine bir şekilde bu ilacı verip aynı yan etkileri yaşamalarını sağlıyor, ki filmde de şirketin bütün yöneticileri bir süre sonra ilacın yan etkilerinden dolayı ölüyorlar. Veya fabrika atıklarıyla kentteki insanların ölümüne sebep olan fabrikanın sahibini atıkların bırakıldığı anda nehre atıyorlar. "Yaşam alanlarımızı zehirlerseniz biz de sizinkini zehirleriz.". Yönetmen Batmanglij'ın örgütün bu eylem tarzıyla aslında 1992'de İngiltere'de kurulan ve ABD'de en tehlikeli terör örgütleri listesinde yer alan "Earth Liberation Front/ The Elves" isimli eko-terörist örgüte gönderme yaptığı da söylenmektedir. 
Filmin bir diğer önemli noktası da sarah'ın örgüte kabul töreninin yapıldığı sahnedir. sarah'ın anarşist bir grup içinde, komünal bir şekilde yaşayıp yaşayamayacağını sınayan bu törende Sarah ve bütün örgüt üyeleri bir masanın etrafında deli gömlekleri giymiş olarak oturmaktadırlar. Önlerindeki tabaklarda akşam yemekleri vardır ve Benji, Sarah'a "Hadi önündeki yemeği ye! Sen başlayana kadar biz de başlamayacağız, senin yemeni bekleyeceğiz." der. Deli gömleği giymiş olan Sarah çeşitli şekillerde önündeki tabakta bulunan yemeği yemeyi denese de başarılı olamaz. Sonra ağzını tabağa gömüp, tastan yemek yiyen hayvan gibi yemeye başlar. Ama, Sarah örgüte kabul edilse de, doğru eylem bu değildir! [Siz nasıl yerdiniz bu yemeği? Merak edenlere ben daha başta nasıl yemem gerektiğini bilyordum, anarşist olduğumdan olsa gerek! Bilmiyorsanız filmi seyredince görürsünüz.]
Filmde Sarah'ı canlandıran ve aynı zamanda yönetmen Zal Batmanglij'le birlikte senaryoya da imza atan Brit Marling (kendisini Another Earth/ Başka Bir Dünya filminde canlandırdığı Rhoda Williams karakterinden de hatırlayabilirsiniz), senaryoyu yazmaya başlamadan önce Zal Batmanglij ile birlikte 2009 yılında 2 ay boyunca freegan olarak yaşamışlar. Yani doğal olan karşılıklı ihtiyaç duyma düzenini ortadan kaldırıp, onun yerine herşeyi alınır-satılır eşyalara dönüştüren kapitalizme bir tepki olarak; hiç para kullanmamışlar, sokaklarda yatıp kalkmışlar ve sadece çöplerden veya atık yiyeceklerden beslenmişler. Kısaca sokaktaki anarşist kollektive dahil olmuşlar. Aslında filmin adı "The East/Doğu" da biraz bu sokaktaki anarşist kollektiv insanlara yani sıradışı veya dışlanmış "öteki veya farklı" insanlara gönderme yapıyor. Yönetmene göre Doğu, bir ayağıyla Oz Büyücüsü'ndeki doğunun lanetli cadısına gönderme yapıyor, çünkü bu öykü Amerika'da Washington tarafından  Orta Batı bölgelerine tabi tutulan doğunun hikayesi. Doğu diğer ayağıyla da, yine batıdan (Amerika ve Avrupa) farklı tutularak ötekileştirilen, egzotikleştirilen Uzak Doğu ve Orta Doğu'ya gönderme yapıyor. Kısaca doğu her ülkede, her yön karşısında aynı kaybetmişlik içerisinde yer alıyor. Doğu bizim de yaşamımızdan, zamanımızdan, yüreğimizden, aklımızdan ve insanlığımızdan soyutladığımız, farklılaştırarak ötekileştirdiğimiz bir yön değil midir? Coğrafya değil midir? Sonuçta, bu yön de bir coğrafyaya işaret etmektedir. Kısaca kuzey-güney değil de doğu-batı diye ikiye ayrılmış ve merkezine de tarihi yazanlar, keşifleri/buluşları  yapanlar olarak (kabul edilen) batıyı koymuş olan dünyada, öteki taraftır Doğu. Hatta içinde yaşadığımız kapitalist ve emperyalist dünyada doğu artık, aynı zamanda kötüleştirilen, teröristleştirilen Müslüman (İslam Dünyası) anlamına da gelmektedir. Bu nedenle de East/Doğu'nun amblemi doğuyu işaret eden bir pusuladır... 

"Biz Doğu'yuz.
Sizin uyandırma servisiniziz.
Sizden hiçbir şey saklamıyoruz.
Biz siziz.
Sıkıcı işlerinizden bunalıp kaçarak açık havada koşturduğunuz sabahlarız biz.
Birini ilk kez öpüp ondan karşılık aldığınız anız biz.
Biz uykunuzun tutmadığı geceleriz.
Gözlerinizi tavana dikip bu mu yani "Hayattan payıma düşen bu mu?" dediğiniz o geceleriz.
Hayır.
Hepinizin içinde korku bilmeyen bir özgürlük var."

Yorumlar

Popüler Yayınlar